27 Ocak 2014 Pazartesi

İzledim #4 Kaçış Planı (Escape Plan)

Dünyanın en önemli güvenlik uzmanlarından biri olan Ray Breslin, işinde son derece tanınan bir güvenlik tasarımcısıdır. Kendi tasarlayıp inşa ettiği üst düzey korumalı hapishanenin konuklarından biri ise kendisi olur. Kendi tasarladığı hapishanede şimdilerde mahkum olarak yer alan Ray, yüksek güvenlik engellerini bir bir aşarak firar etmeyi planlamaktadır. Bu yolda hapishanenin en saygı duyulan mahkumlarından olan gizemli Emil ile anlaşır. Emil'in tek derdi arkadaşlarına zarar gelmemesi, hapishane şartlarının mümkün mertebe insancıl olmasıdır. Ancak Ray'in planları bambaşkadır...




Filmin konusuna baktığımızda aşırı detaylar yok, oldukça mütevazı bir konusu var ve bu noktada izlemek gerekiyor. Ancak başrollerde Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger gibi iki ismin olduğunu görünce haliyle beklentilerimizi düşük seviyede tutmak imkansız hale geliyor.

Film iki oyuncudan beklenenin aksine biraz durağan, ancak son 25-30 dakikada beklenen aksiyon gözler önüne seriliyor. Bu dakikalar beklenen aksiyonu biraz olsun tatmin edebiliyor.

Diğer hapishane filmlerine ek olarak bu filmde bir de Müslümanları görüyoruz hapishanede.

Kısacası konusundan sapmayan, akıcı bir filmdi. Aksiyon konusunda çok üstün bulmasam da beni tatmin eden, izlediğime pişman olmadığım bir filmdi.

Tabi bu filmi Prison Break ya da Oz ile kıyaslamamak gerek diye düşünüyorum. :)

Yazıya Sylvester'ın filmden bir sözüyle son verelim:

"Her zaman bir B planı vardır."





Okudum #2 Venüs Ateşli Mars Buz Gibi

Merhabalar herkese...

Günün ilk yazısı ile sizinleyim. İlk yazısı diyorum çünkü bir kaç yazı daha eklemek istiyorum bloguma bugün.

Bu yazımızın konusu bir süre önce zevkle okuyup bitirmiş olduğum bir kitap.


Kadın erkek ilişkilerine bu kez hormonlar açısından bakan bir John Gray kitabı. Ben daha önce aynı yazara ait "Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten" isimli kitabını bayıla bayıla okuduğum için bunu da görür görmez almıştım.

2 Ocak 2014 Perşembe

İzledim #3 Seven (Yedi)

Bana göre en iyi yönetmenlerden biri olan David Fincher'ın yönettiği bir film "Seven".

Baş rollerinde usta oyuncu Morgan Freeman ve Brad Pitt'in rol aldığı 1992 ABD yapımı bir polisiye filmi.

Kendini tanrının dünyadaki görevlisi sayan ve dünyayı yedi ölümcül günahtan temizlemeye çalışan bir katilin işlediği cinayetler ve bu işlenen cinayetleri aydınlatmaya çalışan iki dedektifi konu alıyor film.

29 Aralık 2013 Pazar

İzledim #2 The Usual Suspects (Olağan Şüpheliler)

"Beşi de birbirinden yetenekli ve kendi alanlarında uzman sabıkalı, basit bir kaçırma olayından sonra gözaltına alındıklarında hiçbiri olaya bir anlam veremeden boş gözlerle birbirlerine bakmaktadır. Hikayeyi araştıran ajan David Kujan Kaliforniya San Pedro Limanı'nda 27 kişinin ölümü ile sonuçlanan gizemli patlama ile bu beş kişinin bağlantısı olduğunu varsaymaktadır. Elinde kalan tek canlı tanık Verbal Kint hikayeyi baştan sona soğukkanlılıkla kendisine aktarmaktadır fakat tüm soru işaretleri bir kişinin üzerinde yoğunlaşır: "Keizer Soze".

Evet, filmi bize bu satırlar anlatıyor.

Film, açıklamasında da yer alan tek ismin, "Keiser Soze"nin, yörüngesinde ilerliyor; bu isim resmen bilinçaltınıza işliyor film boyunca.

27 Aralık 2013 Cuma

Bugünlerde Ben

      Herkese merhaba... 4-5 gündür bloga yazı giremiyorum, farkındayım. Öyle bir üşengeçlik almış başını gidiyor ama hemen dur demeliyim tabi. Peki bu 4-5 gündür neler yapıyorum bakalım.

23 Aralık 2013 Pazartesi

Okudum *1 Dönüşüm (Franz Kafka)

        "Franz Kafka'nın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı anlatısı, yazarın anlatım sanatının gerçek anlamda doruklarına varmış olduğu bir yapıtıdır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen anlatı, aynı zamanda genelde toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Gregor Samsa'nın başkalaşması, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi, eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum teki olmaktan çıkma anlamını taşır; böylece böcekleşen'in yazgısı, elbet toplumca dışlanmaktır." denmiş kitap hakkında.



Kafka ile beni tanıştıran bir kitap. İyi ki okumuşum diyorum.

İzledim *1 - The Lovely Bones (Cennetimden Bakarken)

Dün eşimin "Hadi bir film izleyelim ama sen seç." demesiyle arayışa girip bulduğum ve keyifle izlediğimiz, içinde biraz dramatik biraz da fantastik öğeler barındıran bir film.


Film Alice Sebold'un 2002 tarihli aynı isimli kitabından uyarlanmış. Filmde 14 yaşında cinayete kurban giden Susie Salmon cennetteki yerinden ailesini ve katilini izliyor. Susie yaşayanların dünyasına ait anılarını unutamıyor ve gitgide iki dünya arasında kalmaya başlıyor.